Dil Değiştir
ALINTERİ İLE YOĞRULAN HAYALLERİN GÜCÜ
 

ALINTERİ İLE YOĞRULAN HAYALLERİN GÜCÜ

 

“ALINTERİ İLE YOĞRULAN HAYALLERİN GÜCÜ”

Emrah Altuntecim

Yıllardır özel sektör eğitimcisiyim. Türkiye’de ve Yurtdışı’nda Şampiyon Profesyoneller yetiştiriyorum.

Özellikle uzmanı olduğum ticari ortamı ve bu ortamdaki insan psikolojisini araştırırken tüm davranışların psikolojiye, psikolojik hallerin bu ortamlardaki algılama şekline, algılamanın ise algılanan ortamın unsurlarına bağlı olarak birbiri ile etkileşim halinde olduğunu birkez daha ama yeni ve keyifli saha çalışmalarım ile de ortaya koymaya çalıştım.

Bu benim eğitimci gözü ile gördüklerim. Eğitimlerime uzun zamandır katılan bir genç yetenek olan Ahmet’in deneyimledikleri de tecrübelerimi doğruluyor. Şimdi, size yukarıda özetlediğim işin analitik geri planına ve detaylı anatomisine girmeyeceğim. Sizi bilimsel verilerle meşgul etmeyeceğim. Sizi tüm detaylardan kurtaracak ve konuyu pratik bir örneklemle özetleyeceğim. Size başarının teorisini vermektense, bir Şampiyon’u doğrudan konuşturacağım.

Ahmet isimli bir yetenek ile geçen yıl Dubai’deydim. Dünya’nın en prestijli optik markalarından birinin defilesine, başka bir uluslararası markanın da toplantılarına ve de bir fuara davetliydim. Ayrıca Türkiye Satış Şampiyonu olan sevgili Ahmet’in de ödül töreninde kendisine eşlik etmek için yanındaydım.

Ahmet çok ama çok heyecanlıydı ve diyordu ki; “Hocam, her şey “neden olmasın düşüncesi” sonrası istediğim şeye inanarak düşünerek ve daha çok isteyerek azim sonrası sabır, itina, özveri ve gayret doğrultusunda Allah’ın izni ile gerçekleşti.”

Kendisine başarısının sırrını bir kez daha sizlerle paylaşmasını rica ettim, büyük bir heyecan ile kendini ifade etti aşağıdaki satırlarla..
“Kendime inandım hayal ettim çalıştım ve her şeyden daha çok dua ettim.. Bu zaman zarfında içimde türlü türlü düşüncelerle karşılaştım. Fakat dikkatimi tek noktaya yoğunlaşmış olarak buldum. “Gerçekten olacaksa bunu nasıl sağlayabilirim?”
İçimde doğan heyecanı hayalperestliğe bulaştırmadan şevki ve isteği de dağıtmadan daha fazla yoğunlaşarak çalıştım ve her gece dua ettim; Allah’ım nasip eyle…”

Ahmet çok ama çok istemişti Dubai’ye gitmeyi. Dubai onun için yalnızca bir ödül töreninde alkışlanmak ya da tatil yapmak değildi.. Dubai O’nun için hayatının pik atma noktası, kırılım çizgisiydi. Bir profesyonel satışçı olarak kariyeri için de ne kadar önemli olduğunun farkındaydı.

Ahmet’i çalıştığım firmanın İK sorumlusuna mülakat için yönlendirdiğimde oldukça başarılı ancak alnının terinin karşılığını alamayan bir ayakkabı satıcısıydı. Mülakatları başarı ile geçtiğinde tecrübeli bir ayakkabı mağaza yöneticisi değil, optik sektörüne sıfırdan başlayan bir çaylak pozisyonunda olmayı göz almıştı. Herşeye baştan başladı… Ancak başardı. Dünya’nın en prestijli markalarından birinin lansman çalışmasında yaptığı kayda değer satış ile Türkiye Şampiyonu oldu!

Dubai’deki ödül töreninde Türkiye’nin adını Dünya’nın en önemli platformlarından birinde duyurabilmesinin sırlarını şöyle özetliyordu;
“Öğretilenleri hatırladım, hatırladıklarımı daha dikkatli yapmaya başladım. Böyle yollarda daha önce başarı sahibi olmuş kişilerle istişare yaptım. Onlarla oturup onlarla paylaştım içimde ki korku ve heyecanı. İlkokulda matematik işlemlerde öğrenmiştik bir çoğumuz; “verilen, istenen, (şekil) işlem ve sonuç”. Aslında bu 3, 4 basamaklı işlemi sadece matematik çözerken değil, hayatımın zor zamanlarında karşıma çıkan engelleri gördüğüm zamanda da kullanmıştım. Ne verilmişti, ne istenmekteydi, ne yapmışım ve sonucu ne olmuştu? Tüm bu basamakları tam manasıyla yerine oturttuğumuzda hayatımızın bir çok alanında karşımıza çıkan sonuçların nedenini daha iyi anlayabiliyoruz. Eğer sonuç negatif ise, yaptığımız işlemlerde bir problem vardır, ya da sonuç pozitif ise verilen ve istenen işlemleri doğru yapmak başarıya ulaştırmıştır bizi.”

Ahmet şu satırları tüm satışçılara haykırıyordu;
“İş hayatında bizlerin ellerine bir takım oyuncaklar verilir ve bizden bir takım işler yapmamız beklenir. Bu beklentiler bazen tek başımıza, bazen ekip ve bazen de ekip desteği ile tek başımıza yapmak zorunda oluruz. Önemli bir nokta ise elimize verilen o bir takım oyuncakların ne anlama geldiği ve ne olduğunu öğrenmektir. Eğer ki, elimize verilmiş olan oyuncağın ne olduğunu ve ne anlama geldiğini idrak edemezsek bu işin sonunda da çıkacak kararı algılamak biraz kafa karıştırıcı olacaktır. Nitekim tarafıma sonradan kazandırılan öğretileri hatırlayıp, elimizde bulunan oyuncakları iyi kavrayıp , “nedir ve ne yapılabilir?” düşüncesi ile karşı karşıya kalmam çok daha iyi noktalara ulaştırdı. Hayatımda bir hedef belirlemiştim ve beni ona ulaştırdı. Aslında çok basitti ama bu hedefin bir oyun vesilesi ile gerçekleştirilmesi keyifliydi. Yaşadığım heyecan sonucu ekip arkadaşlarımın da desteğiyle başardım. Tüm bu sürprizler ve fırsatlar Allah’ın üzerimizde ki hâkimiyetine en büyük örnektir.”

Bu genç Şampiyon Dünya’nın en yüksek gökdeleni olan Burj El Khalif’in balkonunda 124’üncü kattan aşağıya bakarken binanın temelini bize işaret ediyordu:
“Hocam, arkadaşlarıma naçizane tavsiyem kısaca şu olabilir; Ne yaparsanız yapın ama mutlaka taşları yerine oturtun. Yapmanız gerekeni tam yapın, hakkını verin. Sizden istenen işlem ve sonuç ilişkisi birbirini tamamlarsa çıkacak sonuç muhtemeldir ki o işin zaferidir. Elimizde ki basit materyaller bazen kendi ağırlığınca bazen de tahmin bile edemeyeceğimiz ağırlıklarda başarılar verebilir. Önemli olan sonuçta ki ödülün büyüklüğü değil, önemli olan o elimizde ki materyallerle alacağımız en güzel sonucu alıp başarıya ulaşmış olmaktır. Unutmayalım ki; “En başarılı insanlar verilen ve istenen işlemleri hakkıyla yapabilenlerdir.”

Ahmet Seyyar ödülünü aldığında tüm kameralar ona odaklanmıştı. O ise dünyanın en önemli moda duayenlerinden biri olan Sheila Vance’e Osmanlı’nın en kadim sanatlarından biri olan Ebru Tablosunu hediye edip mukabele ederken, başını saygı ile eğip selamlayarak mukabele ediyordu. Ebrudaki çiçekler tek noktadan, kalp noktasından filizlen bereketi özetliyor gibiydi. Dubai’nin bu en prestijli ödül törenlerinden birinde dünyanın en önemli marka isimleri, prensler, modacılar, iş adamları, yatırımcılar ve onlarca duayen insan Şampiyon Türk’ü alkışlarken O yalnızca şunu söyledi; “Hocam Rüyam Gerçek Oldu..”

Bu genç Şampiyondan hepimiz çok şey öğrendik. Bilimsel verilerden, rakamlardan, akademik birikimden, testlerden, analizlerden ve taktiklerden daha önemli olanın saf bir niyet ve kurulan hayallere, manevi prensiplere bağlılık olduğunu, inancın gücünü ve de cesaret olduğunu öğrendik. Şimdi neden seni çok yorduğumuzu, saatlerce eğitimlere neden girdiğini, neden zaman zaman kaşlarımı sana çattığımızı, seni terlettiğimizi, sana sorumluluklar vererek seni bazen senle baş başa bıraktığımızı anlıyorsun. Bir Şampiyon olman içindi herşey. Yüzündeki o muzip gülümseme içindi. Ve sen o gökdelenin balkonunda okyanusdan gelen rüzgarları solurken, biz de yeni ufuklar, yeni er meydanları ve antreman programları için heyecan duyuyorduk. Her şey bazen kısa tek bir an içindi; “Kendini Gerçekleştirmek...” Ahmet bunu bizlere gösterdi.